28 Mayıs 2019 Salı

HERŞEY NEDEN ÇOK GÜZEL OLMAYACAK?


1-Sadece bir yönetimi, bir lideri devirme dışında amaç taşımayan bir ittifakın insanı ne tür çirkinliklerden kurtaracağını anlamak mümkün değil.. Getireceği güzelliklerden değil bir kişiyi devirmekten söz edenlerin ve başka bir şey söylemeyenlerin zaten olumsuz bir pozisyonda oldukları; çaresiz bir durumda oldukları söylenebilir. Çaresizlerin yönetimi ele geçirmesi asla bir çare olamaz. Salt anlamda çaresizlik hiçbir şeyi güzel yapamaz. Sadece bir egemenliği devirmek için bir araya gelenler daha sonra birbirlerini devirmeyi düşüneceklerdir. Bunun doğal sonucu herkesin herkesle savaşı; yani tek kelimeyle felaket..
Çünkü sadece bir Egemen'i devirmenin özünde öznel menfaat yatmaktadır. Menfaat ise bütün insanların üzerinde ittifak ettiği bir temel değildir.
2-Ülkeyi yönetmeye talip olan ittifak mensuplarının hepsinin karanlık bir geçmişi olduğundan dolayı her şey çok güzel olmayacak.
Biraraya gelenlerin sıfırı tüketmiş menfaat çeteleri, can çekişen ve Müslüman dünyada istenmediği için kendini Amerika'nın kollarına bırakan kanlı örgütler, girdiği bütün seçimlerde partisine kaybettirmiş; son kaybediş ile koltuğunu da kaybedeceğini bilen liderler, artık Müslümanlar arasında hiçbir destekçisi kalmamış mirasyedi dinciler, ülkenin her köşe başını tuttukları halde memlekete ihanet eden kendi halkına tankla, uçakla saldıran din maskeli çeteden oluştuğu düşünüldüğünde bu ittifakın hangi güzelliği getireceğini anlamak için çok fazla düşünmeye gerek var mı?
3-Dahası bu ittifakın, ırkçılığın, ötekileştirmenin, İslam düşmanlığının tavan yaptığı Avrupa ile; girdiği her yere kan ve gözyaşından başka bir şey bırakmayan taş üstünde taş bırakmayan Amerika tarafından desteklendiği gerçeğine bakınca ittifakın ne tür güzellikler getireceğini düşünmek bile insanın tüylerini ürpertmeye yeter.
Realite bu iken "her şey çok güzel olacak" demenin ne demek olduğunu anlatmaya gerek var mı?
4-Bu söylemi dile getirenler Ya derin bir körlük içindedir ya züğürt tesellisi ile avunmaktadır.
Derin körlük son ikiyüzyılda insanlığın yaşadıklarını görmemektir. Son ikiyıl Batı önderliğinin egemen olduğu bir kesittir. Egemen paradigması “pozitivizm ve materyalizmdir.” Sadece maddi dünyanın kaynaklarından yararlanma ekseninde gelişen bir dünya görüşü ile bütün dünya son ikiyüz yılda en büyük acıları. en büyük zulümleri, en büyük yıkımları yaşamıştır. Bu maddeci-pozitivist paradigma kendine yandaş olan herkesi kendi suçuna ortak etmektedir. Bu yüzden destekledikleri herkes onların beslemeleridir. Besleme olanlar için ise ne vatan
ne millet, ne de herhangi bir kutsala inanmak sözkonusu değildir.
O halde Batının maddeci temelde gelişen hegemonyasına hayranlıkla bakan sömürge ülke mensuplarının tek hedefi kendi ülkelerinde Batı'nın çıkarını korumak ve kollamaktır. Hayatı fayda ve gerçeklik olarak algılayan Batı için en önemli değer de budur. Bu yüzden kendi milletini. kendi vatanını, kendi halkını kayıran hiç kimsenin Batının hegemonik zihniyeti açısından bir değeri olamaz.
Beslemeliği ve beyaz adamın üstünlüğünü kabul ettiğiniz müddetçe her zaman Batı dünyasını arkanızda duracaktır. Onlara asker olmayı kabullenenler ise beslenecektir.
Son ikiyüzyılda Batının bu hegemonik anlayışının dünyaya ne tür güzellikler getirdikleri görülmektedir.
Güzel günler, demokrasi, insan hakları adı altında insanlığa sunulanların dehşeti sadece gözünü, kulağını ve kalbini mühürleyenler tarafından görülmeyecektir.
O halde hegemonik Batı pozitivizmi temelinde insanı ve hayatı yorumlayan Batılı egemenlerin kuyruğuna takılanların "her şey çok güzel olacak" söyleminin ne ontolojik ne ahlaki bir zemini vardır.
Kısacası hegemonik Batı değerlerini, beyaz adamın üstünlüğüne dayalı bir insan tasavvurunu benimseyen hiç kimsenin insanlara sunacağı hiçbir güzellik olmayacaktır. Ontolojik olarak bu imkânsızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Solcular, sağcılar, çevreciler feministler ve bilumum kurtarıcılara:

" Başınıza gelenler ellerinizle yapıp ettiğinizden dolayıdır" (Yüce Kur'an) Hala anlamadınız değil mi? Nefretten başka in...